Uğur TÜRKMEN

 

 

Şehit Düştüğü Tarih: 27 Mayıs 2001

 

Şehit Düştüğü Yer: Mersin

 

Doğduğu Tarih: 23 Nisan 1972

 

Doğduğu Yer: Mersin-Tarsus, Yenice

 

Mezar Yeri: Yenice Beldesi / Tarsus, Mersin

 

 

Tutsaktı, emperyalizmin devrimcileri ve devrimci tutsakları teslim alma saldırısına karşı başlatılan büyük direnişin savaşçılarından biriydi o da.... Ceyhan hapishanesinde başlamıştı direnişe. Ceyhan'da 19 Aralık katliamını yaşadı. Sincan Nazi kampına götürüldü yoldaşlarıyla birlikte. Direnişini sürdürdü. Tahliye oldu, direnişe devam etti.

204 gün kendi evinde ölüme yürüdü.

Hapishanelerde “örgüt baskısından” söz edenlerin yalanlarını suratlarına çarpa çarpa 7 ay boyunca ölüm orucunu sürdürerek şehit düştü.

Destan içinde destanların yazıldığı bu büyük direnişte, Uğur Türkmen, direnişin “İLK”lerinden birini daha yarattı. Tutsaklığı sona eren bir insanın DIŞARIDA direnişi sürdürerek şehit düşmesinin ülkemizde ve bilindiği kadarıyla dünyada ilk örneğidir Uğur.

 

Uğur TÜRKMEN, 23 Nisan 1972’de Mersin-Tarsus Yenice kasabasında doğdu. Türk-Alevidir.

Mücadeleyle 1993’te üniversite yıllarında tanıştı. Burdur Meslek Yüksek Okulu İnşaat bölümü öğrencisiyken mücadele içinde yeralmaya başladı.

Okulu 1996 sonlarında bırakarak Mersin’de Kurtuluş gazetesinde çalışmaya başladı ve 1998’e kadar da temsilcilik görevini yürüttü.

Her gün daha fazla devrimcileşti, kendini geliştirdi. Her gün daha fazla bütünleştiği devrimci hareket onun için “Devrim mücadelesinde insanlıktan yana olan herkesi kapsayan ve gittikçe büyüyen yeni bir kültür yaratan bir aile”ydi. 

Hemen her devrimci gibi, pek çok kez polisin tehdit ve baskılarına maruz kaldı. İşkencelerden geçirildi. 1996 Temmuz ayında Ali Tarık Koçoğlu’nun anmasında, aynı yıl 14 Aralık’ta Ankara’da KESK mitinginde gözaltına alındı.

1998 28 Nisan’ında tutuklandı ve 3 yıl 9 ay “ceza” aldı. Mersin, Kürkçüler, Antep özel tip hapishanelerinde tutuldu. En son Ceyhan Hapishanesi'ndeydi. F tiplerine karşı ölüm oruçlarının gündeme gelmesiyle, ölüm orucu direnişçisi olmak için gönüllü oldu. Ceyhan hapishanesi ölüm orucu 2. Ekibinde yeraldı.

19 Aralık sabahı da Ceyhan’daydı. Daha sonra Sincan nazi kampı hücrelerine kondu.

5 Ocak 2001’de tahliye oldu. Direnişteki tutsakların “tahliye olan ölüm orucu direnişçilerinin, ölüm orucunu dışarıda da sürdürmesi” şeklindeki kararını çıktığında uygulayarak evinde ölüm orucuna devam etti.

“Şehitlik konusunda, ölüm orucu konusunda hiçbir tereddütüm yok. Zafer şehitlerimizle gelecek. Bu yolda ben de ilerliyorum. Şehitliği onurla, gururla karşılayacağım. Ölüm orucu şehidimiz Halil Önder’in dediği gibi canım halkıma ve vatanıma feda olsun...” diyordu son yazdığı bir mektupta.

Canını halkına ve vatanına feda ederek, devrim tarihimizin kahramanları arasında yerini aldı.

 

***

 

Uğur Türkmen’in Mektubu

 

“Sonu Zafer Olduktan Sonra...”

 

Merhaba arkadaşlar...

Çok değerli, çok anlamlı kartınızı aldım. Coşkuma coşku, kinime kin,  umuduma umut kattı. Sizlerden “içerdeki arkadaşlardan mektup almayı özlemişim” dedim kendi kendime. Ayrı bir havası coşkusu var. Alınca doyasıya baktım önce. Sonra başladım tekrar tekrar okumaya. Gelen bütün ziyaretçilerime de okutuyorum. Herkes büyük bir kin ve öfke dolu. Aynı zamanda gıptayla bakıyorlar hep beraber sürdürdüğümüz direnişimize...

Gıptayla bakmamak mümkün mü? En zor koşullarda bile eğilip bükülmeden, dimdik sürdürüyoruz yürüyüşümüzü. Ne de olsa baş bağladık bu yola. Ölmek var dönmek yok bu yolda. Sonu zafer olduktan sonra, Halil’in yolunu takip etmek hepimizin boynunun borcu. Onun öğrencisi, çok büyük emeği geçen biri olarak başta benim, bizlerin...

Dergide... Söz var sayfasında... Halil’in resmi vardı. Gözlerinin içi gülüyordu. O gözlere bakınca içim huzur doldu. Öğretmeye resmiyle, bakışıyla devam ediyordu Halil... O an hep gözlerimin önünde. Umuda, sonsuzluğa doğru diz kırıp oturmuştu. Bir ateş topu olmuş herkesin yüzüne aydınlık saçıyordu... “Ölüme koşacağım... Canım halkıma ve vatanıma feda olsun...” demişti. Sözünü tuttu. Hiç birimizin, hiç kimsenin şüphesi yoktu zaten bundan. Öyle iradeliydi ki; Öylece hiç sesini çıkarmadan, herkesi aydınlatmaya devam ediyordu. Ölüme, zafere kilitlenmişti. Zaferin kilidini kendi eliyle açtı sonunda. Sonsuzluğa; eşsiz değerler bırakarak gitti.

Şimdi diğer düşenlerimiz gibi en güçlü değerimiz... Ona sözüm var... Sen de bil ki sözüm söz.

...

Şimdi aynı inançla bizler yürüyoruz... Zaferimiz kesin. Kırılamayan irademizle zaten kazandık onu. Şimdi meyvelerini toplayacağımız günleri bekliyoruz...

Hepinizi kucaklıyor, öpüyor, sevgi ve selamlarımı gönderiyorum.

19 Şubat 2001

UĞUR TÜRKMEN

 

Hakkında Daha Geniş Bilgi İçin...

 

2000-2007 Büyük Direnişi:

 

Yoldaşları, yakınları Uğur Türkmen’i Anlatıyor:

Geri